Tarımsal üretim ve dolayısıyla gıda fiyatları üzerinde çift yönlü bir fiyat baskısı yaşanıyor. Türkiye, tarımsal girdiler bakımından büyük oranda dışa bağımlı olması nedeniyle dövizdeki artış doğrudan üretim maliyetine yansıyor. Çiftçi yüksek girdi maliyetleri ile üretim yapmak zorunda kalıyor. Fakat ürettiği ürünlerin fiyatı aynı oranda artmıyor. Bu nedenle para kazanamadığı için üretimden çekilmek zorunda kalıyor. Ya da başka bir ürüne yöneliyor. Bu da ciddi bir istikrarsızlık getiriyor. Üretimin planlanması bu şartlarda çok zor.
Pandeminin etkisiyle artan belirsizlik ve ürün talebindeki yükselme nedeniyle tarım ve gıda ürünleri üretmek cazip görünse de maliyet baskısı istenilen seviyede üretim yapılmasını engelliyor.
Dövizdeki artış, dünya gıda fiyatlarının artması nedeniyle ithalat daha pahalı hale geldi. Daha önceki yıllarda içerde fiyatlar yüksek olduğu gerekçesi ile düşük fiyatla ürün ithalatı yapılıyordu. Fakat dünya fiyatlarının yükselmesi ile ithalatın faturası arttı. Kolay ve ucuz ithalat dönemi bir anlamda sona erdi. Gıda veya tarım ürünleri ithalatı ile gıda enflasyonu da ithal ediliyor.
Bu dönemde en çok talep gören ve fiyatların en çok yükseldiği hububat ürünlerinde çok çarpıcı bir tablo ortaya çıktı.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin önceki Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu’nun yaptığı hesaplama nasıl zor bir dönemden geçildiğini ve gıda enflasyonunun nasıl ithal edildiğini çok net ortaya koyuyor.