GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ

Seçimler öncesi en çok tartışılan konu beka sorunu. Peki, neden beka sorunu? Mahalli seçimler Türkiye'nin bekası için bu kadar önemli mi? 

Çok basit iki örnekle, hemen Venezuela ve Kuzey Kore'den bahsedelim. 23 Ocak'ta bir Amerikan sabahı, Türkiye'de de bir akşam vaktinde Trump bir tweet attı, "Venezuela vatandaşları, gayri meşru Madura rejiminin ellerinde çok uzun süre acı çekti. Bugün, Venezaelan Ulusal Meclisi Başkanı Juan Guaido'yu Venezuela Geçici Başkanı olarak resmen tanıdım" dedi. Ardından İngiltere, İspanya, Fransa, Almanya, Avusturya, Hollanda, İsveç, Letonya, Danimarka, Kanada ve Çek Cumhuriyeti bu konuda ABD'ye destek verdi. 

Şimdi soru şu: Neden 325 milyonluk koskoca Amerika, 30 milyonluk Venezuela ile uğraşıyor? Cevap çok basit. OPEC verilerine göre Dünya'nın en büyük petrol rezervine sahip, ondan. Biz Araplar petrol kralı diye bilirdik, ama Araplar değiller...

Peki, o tweet atıldıktan sonra Venezuela'da neler oldu? Enflasyon yüzde 1 milyon 300 bine çıktı. 1 dolar yaklaşık 4 bin bolivar oldu. Ülke ekonomisi çöktü, ürün fiyatları 15 günde iki katına çıktı. Ülkede her 10 kişiden 6'sı yatağa aç girdi. Her 10 kişiden 9'u evlerine yeterince gıda alamadı. 8 milyon kişinin günlük yemek öğünü ikinin altına düştü, hastalıklar arttı, ilaç sıkıntıları başladı. Ülke insanı topraklarını, evlerini terk etmeye, Kolombiya'ya, Ekvator'a, Brezilya, Peru ve Şili'ye doğru sürülmeye başlandı. Sonra bu tweeti işaret kabul eden Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guiado, kendi kendini ülkede 'geçici devlet başkanı' ilan etti. 

Zaten sonrası malum, bizim hiç de yabancısı olmadığımız olaylar. Sokak gösterileri, protestolar, çatışmalar, vurmalar, kırmalar, dökmeler, yakmalar, büyük yağmalar. Zaten ABD'nin terör örgütleri YPG-PKK ve IŞİD'le yaptığı kirli pazarlıklar ortada. Bu oyunu bozan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP, 2002'den bu yana iyidir-kötüdür, beğenirsiniz-beğenmezsiniz yaptıklarını ve bundan sonra da yapacaklarını anlatıyor. Peki; diğerleri neyi anlatıyor?  

Şimdi konuyu çok fazla dağıtmadan aynı Trump, bu seçimlerde Türkiye aleyhine çıkacak negatif bir sonuç karşısında, Venezuela'da olduğu gibi Allah korusun, "Türkiye vatandaşları uzun süre acı çekti. Bugün, Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu Türkiye'nin geçici Cumhurbaşkanı olarak resmen tanıdım" diye bir tweet atabilir mi? 

Elini kimse tutmuyor, atabilir...

Peki Kılıçdaroğlu, bunu işaret sayıp Venezuela'daki Guaido gibi kendi kendini geçici Cumhurbaşkanı olarak ilan eder mi? 

Şimdi koltuğunu kaptırmamak için Cumhurbaşkanı adayı bile olmayıp, en büyük rakibi Muharrem İnce'yi öne çıkardığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deyimiyle de 15 Temmuz gecesinde darbecileri görmezden gelip Bakırköy'e giderek kahvesini yudumladığına göre, baktı seçimlerle de bu iş olmuyor, evet ilan edebilir...   

Kuzey Kore örneği daha çok taze... 

Bakın Trump, Dünya'nın en kilit ülkelerinden biri olarak tanımlanan Kuzey Kore'de Kim Jong-Un ile yakın temaslara geçmişti. Bugün, bir grup da Kim Jong-Un'a karşı harekete geçti. Kim Jong-Un Amerikan Başkanı Donald Trump'la Vietnam'da bir araya geldikten sonra ülkesine dönmeye hazırlanırken, Cheollima Sivil Savunma Teşkilatı kendilerini Kuzey Kore'nin meşru geçici hükumeti ilan ettiklerini duyurdu. 

Buyrun burdan yakın! 

Yaşananlara bu pencereden baktığımızda bir beka sorunu söz konusu mu? 

Evet, görünen köy kılavuz istemez...

***

MEMLEMET İŞİ, GÖNÜL İŞİ

Gülbeyaz Nine...

1906 doğumlu, tam 113 yaşında...

Düşünün 3 padişah, 12 Cumhurbaşkanı dönemi görmüş, geçirmiş! 

Sultan II.Abdülhamit, Sultan Reşat ve Sultan Vahdettin'den tutun da, Atatürk dönemini yaşamış Gülbeyaz Nine...

İsmet İnönü'yü, Celal Bayar'ı, Cemal Gürsel'i, Cevdet Sunay'ı, Fahri Korutürk'ü, Kenan Evren'i, Turgut Özal'ı, Süleyman Demirel'i, Ahmet Necdet Sezer'i, Abdullah Gül'ü ve bugün de Recep Tayyip Erdoğan'ı; çetelesini tutamayacağım kadar başbakan ve bir o kadar çok belediye başkanı görmüş, hepsinin dönemini yaşamış. 

Hadi buyrun siz çıkın şimdi Gülbeyaz Nine'ye siyaset anlatın! "Sen kime neyi anlatıyorsun oğul" dese yeridir. Ancak o yaşına rağmen çıkmış evinden, düşmüş yollara Hilmi Güler'in Çatalpınar'daki mitingine katılmış. O kadar görmüş, o kadar yaşamış insanın oraya gelmesinin kendisi için özel bir anlamı var, özel bir önemi var. Bu gurur Güler'in...

"Yaşamı boyunca 3 padişah ve 12 Cumhurbaşkanı gören 113 yaşındaki Gülbeyaz Abuz teyzemizi, Çatalpınar mitingimizde görünce oldukça duygulandık. Pamuk ellerinden öptük, dualarını aldık. Mitingimiz boyunca bizi dinleme zahmetine katlanan Gülbeyaz teyzemizin, büyük Türkiye davasında elinde bir bayrakla bize destek vermesi bile bizi oldukça duygulandırdı, memnun etti. 
Allah'tan kendisine uzun ömür vermesini diliyor, sağlık ve afiyet niyaz ediyorum" demişti...

Slogan şimdi yerine oturdu: "Memleket işi gönül işi"

***

SATIŞ KUYRUĞU...

Sözcü Gazetesi manşete taşımış: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "17 yıl sonra milleti soğan kuyruğuna mahkum ettiler" demiş. 

Yaşananlar gerçek 17 yıl önce de doktor kuyruğu vardı, reçete kuyruğu vardı, röntgen kuyruğu vardı, MR kuyruğu vardı, ilaç kuyruğu vardı. Bugün yüksek hayat standartları vaat edenler,  yükseltme vaadiniz var, o standartlar dün neredeydi? 

***

KESER DÖNER SAP DÖNER, GÜN GELİR HESAP DÖNER

Tarih 21 Ağustos 2012, Yer Ordu 
İdris Naim Şahin
AK Parti Ordu Milletvekili, 61.Hükümet İçişleri Bakanı

"Ankara'da İstanbul’da oturmuş köşesine, almış kalemini eline içiyorsa purosu, içiyorsa içeceğiyle beraber gökyüzünün derinliklerine, denizin maviliklerine, ağacın, bahçelerin yeşilliklerine karşı bakarak yazı yazanlar, fikir üretenler, büyük ulema, büyük mütefekkir grubu. Ağzına tıkarım o yazıları senin." (Hürriyet, Erol Küçükoğlu)

Tarih 28 Şubat 2019, Yer yine Ordu
İdris Naim Şahin
Saadet Partisi Ordu Büyükşehir Belediye Başkan Adayı:

"Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ben ve siz basın mensupları şehrimizi büyütmek için büyük bir çaba içerisindeyiz. Ordu'muz basın açısından birilerinin belki fark edemediği bir büyüklüğe sahip, bir birliğe sahip, bir ortak bakışa ve duyguya sahip. Basınla bizim yaptığımız işler birbirinden farklı değil. Birbirine çok benzer işler. Medya demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ben de buna inananlardanım." (Ordu Hürses Gazetesi, Soner Özdemir)

Bir dip not...

2011, 2012, 2013'lü o yıllarda özellikle uzun saçlı ve beraberindeki korumaların Bakan Şahin'den aldıkları talimatla boğazımıza, gırtlağımıza sarılması, yakamıza yapışarak üzerimizdeki gömleğin düğmelerini dahi koparması, kameralarımızı, fotoğraf makinelerimizi kırması,kırılmasına sebep olması ve daha fazlası burada yok. O dönemi yaşayan biz gazeteciler, yaşadığımız sorunları, sıkıntıları yazsak tek başına kitap olur. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner...