Bir hayalim var, ‘dünya insani’ olmayı istiyorum. Henüz bu hayalimin çeyreğine dahi gelememiş olsam da bu yolda her sene bir kaç adım atıyorum. Dünya insanı olmak için; bir parça gezmek, çokça okumak en önemlisi de geniş düşünce bandına geçebilmek gerekiyor. Ben de işte bu yüzden seyahat ediyorum. Bu evrenselliği yakalayabilmek, farklı dil ve kültürler ile karşılaşmak, onları anlamak, sadece karşılaşıp anlamakla da değil anladıklarından bir şeyler öğrenebilmek ve uygulamakla mümkün oluyor. Zaman geçtikçe fark ediyorum o şehir, o şehrin insanları ve o şehirde olanlar artık bana yabancı gelmiyor. Gittiğim her ülkede kendimi evimde gibi hissedebilmeye başlıyorum. Dünya benim evim, tüm insanlar uzaktan akrabam ve hayatımın bir parçası oluyor yavaş yavaş. Yeni bir kültürle, yeni dille karşılaşmak farklıtepkilerimin gelişmesine, birçok gereksiz yerel tepkilerimin de törpülenmesine sebep oluyor.
Bir şey yaparken sadece kendi küçük çemberimin (ailemin, mesleğimin, cinsiyetimin, ülkemin)fayda ve zararını değil tüm insanlığın fayda ve zararını düşünmeye çalışıyorum. Benim, yaşadığım çevreninin, bulunduğum ülkenin insanlarının ve sorunlarının bir merkez olmadığını, benim dışımda da kocaman bir dünyanın var olduğunu görmek düşünce bandımın genişlemesine neden oluyor. Diğer tüm insanların da en az benim kadar değerli olduklarını gerçeğini aklımdan hiç çıkarmıyorum. İnsanların farklılıklardan anlayacakları çok şey var. Ve biliyorum ki kendinden farklı olanla yüzleşebilme, tanışma ve onu anlama çabası insana çok şey katıyor.