Doğduğu günden başlayarak çocuğun kişiliği önce ailesi, sonra okul ve yaşadığı çevredeki insanlar tarafından şekillendirilmektedir.
Topluma kazandırılan bireylerin kişilik temelleri en başta aile ortamında atılmaktadır. Sonrasında çevre ile şekillenmektedir. Bu nedenle, çocuğun kişiliğinin gelişmesinde birinci derecedeki rolü ve sorumluluğu anne ve baba almaktadır.
Yani sağlıklı, bilinçli, kendi kararlarını alabilen ve problemler karşısında başarılı bir çözüme ulaşan bireyler yetiştirmenin temel başlangıç noktası ailedir. Toplumun en küçük birimi olan aile topluma kazandırılan bireylerin temelidir aslında. Aile, toplum sisteminin en önemli ögesidir. Toplumdaki sistemin iyi çalışması toplumu meydana getiren ailelere bağlıdır.
Aile ne kadar sağlamsa toplumda bir o kadar mükemmel olacaktır. Dolayısıyla, anne-baba tutumlarının da çocuğun kişilik gelişimi üzerinde büyük etkisi vardır. Kişiliğin oluşması genetik midir yoksa aile de mi gelişir konusu yıllarca tartışılmıştır. Hala süre gelen bir tartışmanın araştırmanın içerinde ben de kişilik gelişimin genetik değil de aile ve çevre oluştuğunu benimseyenlerdenim. Örneğin; saldırganlık genetiğinde olan bir bireyin televizyonda şiddet ve hakaret içeren programlara eğilimi daha fazla olacaktır. Ancak, çocuk yetiştirmeyi bilen eğitimli ileri görüşlü aileler bu durumu fark edecek ve buna göre çocuğunu izleyip gözlemleyerek baştan önlemini almış olacaktır.
Saldırgan, fazla duygusal ya da aşırı heyecan arama eğilimindeki çocukların ebeveynlerinde endişe daha fazla olacaktır. Dolayısıyla bu da denetleme ve gözlemleme mekanizmasını daha fazla devreye sokacaktır.
Burada aileye çok çok fazla görevler düşüyor. Aileler, çocuğun üzerinden ilgiyi, sevgiyi, şefkati ve sıcaklığı abartmadan ve azaltmadan çocuklarını yetiştirmeliler.
Günümüzde artık anne-babaların öğrenim durumunun yükselmesiyle de beraber, anne-baba-çocuk iletişiminde görülen değişimlerin (otoriter aile olmamanın) sebeplerinden biri empati olduğu gözlenmektedir.
Aileler artık çocukları ile arkadaş olarak onlarla aynı çağın insanı gibi empati kurarak aile içi eğitimler vermektedirler. Eskisi gibi baskıcı otoriter bir tutum sergilememektedirler. Bu da yetiştirilen kişiliği olumlu yönde şekillendirmektedir. Keza geçmişten günümüze aile-çocuk ilişkilerindeki değişimler herkes tarafından bilinmektedir.
Doğru ve yanlışı kendilerinin ayırt edebileceği, özgüveni yüksek, sosyal ilişkilerinde başarılı, kendisinin değerli olduğunun bilincinde olan sağlıklı nesiller yetiştirmeliyiz.
Sevgi ve disiplini olumlu yönlerde ve dozlarda vererek çocukların kendi benliklerini sağlamanız dileğiyle…