Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha birkaç gün öncesinde şöyle demişti:  

"Ülkenin ve halkın hiçbir hayati meselesinde kendi özgür iradesiyle karar alamayacak birini,  millet niye Cumhurbaşkanı diye başına geçirsin ki? Oyu millet verecek, ülkeyi altı kayyum yönetecek. Bırakın davulun başkasının tokmağın başkasının elinde olmasını, bir tane davula altı tokmak birden inecek. Bir yanda 25-30 milyon insanın oyunu alan Cumhurbaşkanı olacak, diğer tarafta çoğu birkaç yüz bini bile bulmayan oy gücüyle onu yöneten 6 kişi olacak. Bu modeldeki Cumhurbaşkanı'nın Anadolu'daki insanımızın kargaları uzak tutsun diye tarlasına koyduğu bostan korkuluğundan daha fazla iradesi, şahsiyeti, iktidarı olabilmesi mümkün mü? Millet ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı arıyor, bunlar Cumhurbaşkanı'nı yönetecek, altı kişinin derdine düşmüş."

Şimdi bu son cümlenin doğruluğunu bir kez daha şuradan teyit edelim: 

Altılı Masa'nın ortaklarından Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof.Dr.Ahmet Davutoğlu, bugün (12.01.2023) Habertürk Tv'de Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı. 

Ersoy dedi ki: "Cumurbaşkanı adayı içeriden veya dışarıdan olsun şunu bilecek. 6 Genel Başkan da aynı imza yetkisine sahip olacak. Biri diğerinden üstün olmayacak, biri diğerinden bir adım önde olmayacak. Cumhurbaşkanı bir anlamda eşitler arasında bir ilk olacak, mutlak yetki sahibi olmayacak. Olur mu böyle şey? Mümkün mü?" diye haklı olarak sordu.

Davutoğlu, bir kez daha onayladı "Evet, doğru" dedi.

Şimdi...

Gerçekten de Türk halkı kendisini; ülkesini, Dünya halklarının, Dünya ülkelerinin karşısında temsil edecek olan Cumhurbaşkanı adayını ararken, Davutoğlu'nun sözlerinden yola çıkarak Altılı Masa liderleri kendi yönetebilecekleri Cumhurbaşkanı'nın derdine düşmüş olmuyor mu?

İşte bu niyetten yola çıkacak olursak, Altılı Masa'nın neden bu zamana kadar Cumhurbaşkanı adayını belirlemediği de ortaya çıkmış oluyor. Çünkü onlara gerçekten sağlam iradeli, sağlam duruşlu bir Cumhurbaşkanı lazım değil, yönetebilecekleri bir Cumhurbaşkanı adayı lazım. 

Peki; kim kendini bu hale düşürmek ister? Hem Cumhurbaşkanı olacak, hem de kukla mı olacak? 

Türkiye'nin son Başbakanı Binali Yıldırım'dı hatırlayacaksınız. Ancak O'nun bir öncesinde Türkiye'nin son koalisyon hükümetinin başında da Davutoğlu vardı. AK Parti ve HDP ortaklığında kurulan bir seçim hükümeti olduğu için ömrü 88 gün sürmüştü. 

Anlaşılan Davutoğlu, bu zamana kadar 2'li 3'lü partilerle kurulan koalisyon hükümetlerinin bir benzerinin bu kez 6'lı kurulmasını istiyor. Artık kendisi mevcut sistemde Cumhurbaşkanı Yardımcısı mı olmak ister, yoksa Parlamenter Sisteme geçilip Başbakan veya Başbakan Yardımcısı mı olmak ister, onu bilemem.  

Ancak Türkiye'nin siyasi geçmişi, bu zihniyetin doğru bir zihniyet olmadığının kanıtlarıyla dolu.  

Türkiye, koalisyon hükümetleriyle ilk kez 1961 yılında dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü zamanında Adalet Partisi ortaklığıyla tanıştı. Ömrü 217 sürdü. 

Listeyi çok fazla uzatmaya gerek yok. Türkiye'nin son beş koalisyon hükümetlerine bakacak olursak, biri yaşı müsait olanlar çok iyi hatırlar 6 Mart 1996 ve 28 Haziran 1996 tarihleri arasında Mesut Yılmaz başbakanlığında kurulan ANAYOL Hükümeti, yani Anavatan Partisi-Doğru Yol Partisi Hükümeti'ydi. Ömrü 114 gün sürdü.

Hemen ardından 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997 tarihleri arasında Necmettin Erbakan başbakanlığında kurulan Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nin ortaklaşa kurduğu REFAHYOL Hükümeti kuruldu. Ömrü 367 gün sürdü.

30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 tarihleri arasında da Mesut Yılmaz başbakanlığında Anavatan Partisi-Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi arasında bir azınlık hükümeti olarak tanımlanan ANASOL-D Hükümeti kuruldu. Ömrü 560 gün sürdü.
 
Takdir edersiniz ki; bizim çoğu siyasi parti liderlerimiz seçildiklerinde sadece tebrik kabullerini zaten 1 yılda tamamlıyorlardı. 

Akabinde 28 Mayıs 1999-18 Kasım 2002 tarihleri arasında Bülent Ecevit'in başbakanlığında Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi'nin ortaklığında bazıları kısaca ANASOL-M dese de, Üçlü Koalisyon Hükümeti kuruldu. Ömrü 3 yıl 174 gün yani 539 gün sürdü. 

Ve gelelim bugüne...

Türkiye'de son koalisyon hükümeti ise 28 Ağustos 2015-17 Kasım 2015 tarihleri arasında Adalet ve Kalkınma Partisi ile Halkların Demokrat Partisi arasında Ahmet Davutoğlu başbakanlığında kuruldu. Malum seçim hükümeti olarak kabul gördüğü için ömrü 88 gün sürdü.

Dikkat ederseniz 1961'deki ilk koalisyon hükümetinin ömrü 7-8 ay, son koalisyon hükümetinin ömrü de yaklaşık 3 ay kadar sürmüş. Hal böyle olunca geçmişte siyasiler istedikleri gibi davranmışlar, ama bedelini hep millet ödemiş. 

Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da, ilk başta yazdığım "Millet ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı arıyor, bunlar Cumhurbaşkanını yönetecek, altı kişinin derdine düşmüş" sözlerinin devamında da şu ifadeleri kullanmıştı:

"Bu çarpıklığın, bu akıl tutulmasının, bu ihtiras kumkumasının bedelini de millet ödeyecek. Yok öyle. Bu millet bu oyunu bozar arkadaş. Bu millet seçim meydanlarında hiçbir projeyi, verdiği hiçbir sözü kifayetsiz muhterislerin kurduğu masadaki ağa babalarından izin ve icazet almadan gerçekleştiremeyecek kişiyi oraya çıkarmaz. Yıllarca istikrarsızlıktan, yürütmedeki çift başlılıktan çok çekmiş, bizim gibi ülkeye böyle bir model önermek en başta millete hakarettir."

Valla çok meşhur bir atasözümüz vardır, bilenler bilir "Horozun çok olduğu köyde sabah geç olur" derler. 

Eğer Altılı Masa'nın hesabı gerçekten buysa, inanın sabahlar geç olur.

Kalın sağlıcakla...