Ordu Büyükşehir Belediyesi Özel Halk Dtobüslerinde özellike Karadeniz Sahil Yolu üzerinde Cumhuriyet Meydanı ve Üniversite arasında yolcu taşımacılığı yapan 52 numaralı otobüsler, üzülerek söylemek zorundayım ki, artık yeterli gelmiyor.
Özellikle de pandemi sürecinde kısıtlı yolcu almaları nedeniyle güzergah ortasındaki ara duraklarda otobüs bekleyen yolcular ki, kısmen ben de bunu gördüş ve yaşadım o yüzden yazıyorum. Resmen perişan oluyorlar, çünkü güzergahta kapasiteyi dolduran otobüsler transit geçiş yapıyor.
Bazen de, 52 numaralı 8 metrelik otobüsler yerine minibüs seferleri konulduğunda perişanlık 2 misli artıyor. Tamam, Ankara-İstanbul-İzmir-Samsun'daki gibi körüklü 150 kişilik otobüsler olsun demiyorum, ama en azından 52 numaralı güzergaha 96 kişilik ve 12 metrelik yolcu otobüsleri konulabilir. Çünkü sahil güzergahında en fazla kullanılan otobüs bunlar.
Zaten işletmesi özel teşebbüs olduğu için otobüs değişikliğine gidilebilir mi bilmiyorum, ama eğer gidilemezse bence Ordu Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı'nın bu işe el atıp, İstanbul'un İETT'si, Ankara'nın EGO'su, İzmir'in ESHOT'u, Samsun'un SAMULAŞ'ı gibi kendi otobüs işletmesini kurmasının, oluşturmasının vakti geldi diye düşünüyorum.
Bence Ordu'da başlangıç, 52 numaralı güzergahta başlayabilir, hatta Cumhuriyet Meydanı'ndan Havalimanı, Gülyalı, Perşembe, Fatsa, Ünye'ye kadar gidebilir. Zamanla tüm ilçeler hatta. Ulaşımda özel teşebbüs de olsun, Büyükşehir Belediyesi'nin hatları da olsun. Maksat, vatandaşın mağduriyeti giderilsin. Zaten Ordu Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanı Özgür Dayı beyin İstanbul İETT tecrübesi de var.
Bence olmalı...
ADI NEFES SOYADI KESEN
Hazine ve Maliye Bakanlığı öncülüğünde 10 bankanın katılımıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Kredi Garanti Fonu (KGF) iş birliğinde hayata geçirilen Nefes Kredisi Paketi, Ticaret ve Sanayi, Ticaret, Sanayi ve Deniz Ticaret odalarından birine veya Ticaret Borsasına kayıtlı olan işletmeler için kullanıma sunuldu.
Şimdi bu kredinin olmazsa olmaz ön koşulu, cirosu 10 milyon TL'yi aşmayan işletmeler için 2020 yılında 2019 yılına göre cirosunda en az yüzde 25 kayıp yaşanması.
Eğer bu ön koşul tutuyorsa, yani ticari olarak en az yüzde 25 zarardaysanız, 6 ay anapara ve faiz ödemesiz dönemli, toplam 18 ay vade ile yıllık yüzde 17.50 sabit faizle 50 bin veya 200 bin TL Nefes Kredisi kullanabiliyorsunuz.
Peki bu kredi paketi gerçekten de nefes oldu mu?
Hayır.
Şöyle ki; özel bankalarda ihtiyaç kredileri aylık faiz oranları 2021 Haziran ayı ilk haftasında 1.65 ile 2.35 arasında değişirken, Nefes Kredisi'nin aylık faizi 1.45 civarlarına denk geliyor. Diğer kredilere oranla avantajı 6 ay ödemesiz, 12 ay eşit taksitle geri ödeme olması.
Dez avantajı ise bankaların kullandırdıkları bu krediyi ister 50 bin, ister 200 bin olsun ihtiyaç sahibine nakit olarak vermemesi. Banka hesap açıyor ve sadece yeni faturalı ürün veya mal alımlarında kullandırılan miktardan karşı tarafa ödeme yapılmasına imkan tanıyor. Haliyle para, dijital para olmaktan öteye geçemiyor.
Yani bu krediyle ne bankalardaki diğer ticari kredilerinizi kapatabiliyorsunuz, ne şahsi kredi borçlarınızı, ne elden borçlarınızı, ne vergi borcu, ne de kredi kartı borcu, ne de diğer borçlarınızı kapatamıyorsunuz. İflas, iflas ertelemesi, fesih, konkordato kaydı olanlar ile takipte kredisi bulunanlar ise bu imkandan hiç yararlanamıyor.
Üstelik bankalar hem yıllık yüzde 17.50 faiz, hem de yüzde 1 peşin kredi komisyonu alıyor. En azından Halkbank açık açık böyle yazmış. Peşin kredi komisyonu almasına rağmen siz parayı peşin olarak elinize alıp, cebinize koyamıyorsunuz. 50 bin lira kullandıysanız 500, 200 bin lira kullandıysanız 2 bin liranız kesiliyor. 49 bin 500 veya 188 bin lira alabiliyor, ama 50 bin veya 200 bin lira üzerinden bankaya faiz ödüyorsunuz.
Tabi bu gelişmelerden devlet yetkililerinin, ilgililerin bilgisi var mı bilmiyorum, ama eğer haberleri varsa 'verdik' denilmek için verilmiş bir paket olur. Eğer haberleri yoksa, bu işe bir an önce nihai çözüm bulunmalı kanaatindeyim.
Sonuç itibariyle bu krediyle işletme sahiplerinin bir nebze de olsa nefes alması gerekirken, aslında nefesi kesilmeye devam ediyor. Ben de o yüzden adı nefes, soyadı kesen dedim.
BİR DE BU AÇIDAN BAKMAK LAZIM
Konu Ordu ile ilgili değil, ama Ordulu siyasetçilerin dahi gündemine aldığı konulardan biri olunca değinmeden edemeyeceğim. İstanbul Taksim'in son halini gösteren bir fotoğrafı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun paylaştı. Bence yapılan eserler, gerçekten de hem ülkemize, hem Türkiye ve Avrupa'nın en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul'a, hem de Taksim Camii ve yeni AKM Beyoğlu'na çok yakışmış.
Gerçekten bir de bu açıdan bakmak lazım. Görmek isteyenler için mükemmel bir sunum olmuş. Görmek istemeyen zaten görmek istemez. Ona da diyecek bir sözümüz olmaz.
MİLLETVEKİLİNİN AYIBI
Kimi kastettiğimi Ordu gündemini takip eden herkes bilir.
Aslen Ordu'ya çok fazla bir etkisi olmayan, iki dönemdir varolmasına rağmen memleketine kendi namına tek bir eser dahi bırakamayan, sadece Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı'nın icraat ve söylemleri üzerinde yerel siyasetin nabzını tutan bir isim geçtiğimiz günlerde hem memleketin isminin lekelenmesine neden oldu, hem de bu şehir için çalışanların keyfini, huzurunu kaçırdı, azmini kırdı.
Bence o milletvekili çok büyük ayıp etti. İki fakülte bitirmiş, hem de hukukçu kimliği olan birisinin böyle çıkıp devletin adabı muaşeret kuralları ve protokol nezaketini hiçe sayıp yakışıksız, çirkin davranışlarda bulunması hiç hoş olmadı.
Her ne olursa olsun, önemli bir mevkiide, önemli bir politik kimliğe sahip birisi bence böyle davranamaz, davranmamalı, davranmamalıydı.
Yaparsa, işte böyle ayıplanır...