Özellikle siyasette güç zehirlenmesi yaşayan bazı insanların, üç temel karakteristik özelliklerine şahit oluruz.
Bir; kibir...
Bazı bilimsel makalelerden de edindiğim bilgilere göre bu karakterde insanlar dikkat çekmeden duramazlar. Sahip oldukları makam, mevki veya güç onları kibirin kölesi haline getirir. Bu bazen gözden kaçırılabilir ancak kendilerini zor durumda bulur bulmaz, kontrol edemedikleri o kibir bir anda gün yüzüne çıkıverir...
İki; narsisizm...
Kişilerin kendini beğenmesinde yaşadıkları en zirve noktadır. Bir nevi kişilik bozukluğudur. Devamlı olarak ilgi ve övgü görmek isterler. Toplum nezdinde zirvede gösterilmek isterler. Sadece kendileri için çalışır, başkalarına saygı göstermezler. Eğer istediklerini başaramazlarsa, kendilerine dahi zarar verebilirler. Aslında kendilerini dev aynasında gören birer cücedirler. Aynı zamanda günümüzün de en yaygın hastalığıdır...
Üç; megalomani...
Ünlü Türk öykü, tiyatro, kabare yazarı, öğretim üyesi ve gazeteci Haldun Taner'in çok ünlü bir sözü var: "Megalomaninin kökeninde çoğu zaman aşağılık kompleksi yatar." Bir nevi zihinsel bozukluk olarak da kabul edilir; çünkü fantezilere, büyüklük sanrılarına ve kendi arzularının esiri olma seviyesine varan şiddetli davranış biçimlerinde kendini gösterir. Bu karakterde insanlar sosyal ve toplumsal açıdan çok önemli olduklarını zannederler.
Bütün bunları neden sıraladım?
Ekrem İmamoğlu için. Çünkü İmamoğlu'nun hem kibirli, hem ahlaksız, hem yalancı, hem narsist, hem de megaloman olduğu ortaya çıktı.
Çıktı, Giresun'da binlerce insanın gözünün içine baka baka dedi ki, "Öyle laflar kullanıyorlar ki, üzülüyorum. Benim kızım bile biliyorsunuz açıyorlar Youtube izliyorlar. Bakıyorlar ki, orada birisi babasıyla ilgili birşeyler söylüyor. Yav! 7 yaşındaki kızım bile izliyor! Hepsini Allah'a havale ediyorum."
Bunları dedi...
Aynı İmamoğlu, çıktı bir devlet adamına, Ordu'da; Ordu Valisi Seddar Yavuz'a hakaretler etti. Sayın Vali yazılı olarak açıkladığı için de burada tekrar etmekte bir sakınca görmüyorum, "Bu Vali tam bir it" ifadesini kullandı. Kendisi için 7 yaşındaki kızını örnek veren Ekrem İmamoğlu, hakaret ettiği devlet adamının, Vali'nin çocukları olduğunu akıl dahi edemedi. Misafir olarak geldiği Ordu'da, hem de Ordu'yla hiç de alakası olmayan bir İstanbul seçimleriyle ilgili siyasi çıkar elde etme çabasındayken önce Muş'luların, sonra da Ordu'luların gönlünde yeretmeyi başarmış bir Vali'ye bu hakareti kendince reva gördü.
Peki, Ekrem İmamoğlu'na sormak lazım...
O Vali'nin çocukları, babaları hakkında ettiği hakaretleri okuduklarında, duyduklarında, gördüklerinde ne düşünecekler?
Yine Giresun'da "Hiç kimse ailesine mahçup olmak istemez."
Bunu da dedi...
Peki, Ekrem İmamoğlu'na yine sormak lazım...
Kendisi böyle derken, neden ettiği hakaretlerle Ordu Valisi'ni ailesine, sevenlerine, halkına, dostlarına karşı mahçup etti?
Yine Giresun'da dedi ki, "Ben siyasete ilk çıktığım günden itibaren dedim ki, ahlaklı siyaset yapacağız. Siyaset bu ülkede ahlaklı da yapılıyormuşu milletimize ispat edeceğim."
Yahu yine soruyoruz! Sevgi pıtırcığı, minnak Ekrem İmamoğlu'na...
Sarfettiği bu sözler, ettiği hakaretler ne kadar ahlaki?
Yine Giresun'da dedi ki, "Bu seçim süresince tek bir gün kötü söz konuşmadım, konuşmayacağım."
Ee konuştu! Kötü söz konuştu!..
Ordu Valisi'ne alenen hakaret etti! Neden kendi sözlerini yalanladı?
Bana göre Sayın Ekrem İmamoğlu, görünmeyen, gösterilmek istenmeyen, perde arkasında bırakılan gerçek yüzünü, gerçek karakterini göstermiştir. Hem Karadeniz'e mahçup olmuştur, hem Ordululara, hem de doğduğu topraklara mahçup olmuştur.
Tevazu yok, alçak gönüllülük yok!
O yüzden bu Ekrem İmamoğlu tam bir...
... kibir abidesi!
... ağzı bozuk!
... nezaketsiz!
... narsist!