Sosyal medyada bir 'seccade' fotoğrafı herkesin diline düştü.

Ayakkabı ile üzerine basıldığı gerekçesiyle bunu dini veya İslami bir malzeme yapmak, niyet ölçmek, adı, sanı, ismi, cismi, ne, kim olursa olsun, inanın bana göre çok doğru bir davranış değildir. İnsanların akıllarını karıştırmaya çalışarak kalbi ve fikri kirlilik yaratmaya çalışmak, bana göre kötülüklerin de en büyüklerinden biridir.

Kime sorarsanız sorun, seccade kutsallığı veya herhangi bir kutsiyeti olan malzeme değildir.  

Zaten hiç kimse de sırf o evin, o mekanın veya o eşyanın sahibine olan saygısından ötürü, bile isteye bir seccadenin üzerine ayakkabılarıyla basarak fotoğraf çektirmek falan da istemez. Tutun ki oldu; o zaman kabahatin aslı, farkında olmadan o seccadenin üzerine basanda değil, o fotoğafı çeken ve servis eden çok bilmiş sosyal medya sorumlularınındır. 

Bunu belirtmekteki asıl niyetim, konuyla ilgisi olan veya olanların savunuculuğunu yapmak falan da  değil. Aksine; konuyla ilgisi olmayanlara sırf yaranmak amaçlı hareket etmek isteyenlerin, bu tür yöntemlerle yarar yerine daha büyük zarar verdiklerini hatırlatmak, altını çizmektir.

Ben de aslını bildiğim halde tekrar araştırdım. Bulduğum sonuçları herkes de öğrensin diye kaynak belirterek yazmak istedim. 

İlki şu. Ev eşyası. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, "Kurban derisi nasıl değerlendirilmelidir" şeklindeki bir soruya verdiği yanıtta, seccadeyi sadece ev eşyası olarak tanımlamış. Yani herhangi bir kutsi değeri yok.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde yazan bilgilere göre (islamansiklopedisi.org.tr/seccade adresinden de bakabilirsiniz) Hz.Peygamber'in hurma lifinden dokunmuş küçük hasır örtüleri seccade olarak kullandığı belirtilmektedir. 

Ancak bundan kastım Hz.Peygamber efendimizin bizzat kullandığı eşyalar değil. Onların tüm İslam alemi için kutsiyetinin ne olduğunu herkes çok iyi bilir. Zira tek bir saç telinin, taş veya tuğla zemin üzerinde bulunan ve "nakş-ı kadem-i saâdet" de denilen ayak izinin, tek bir tel Sakal-ı Şerifi'inin bile kutsiyeti asla tartışılamaz.

Günümüzde en yaygın olarak halı tipi seccadeler kullanılıyor. Peki biliyor muydunuz? Bunu ilk olarak 1905 yılında dönemin Alman Konsolosu F. R. Martin Konya Alâeddin Camii'nde, 1930'da da yine Alman sanat tarihçisi ve İslam sanatı uzmanı R. M. Riefstahl Konya Beyşehir Eşrefoğlu Camii'nde keşfetmiş. Daha sonraki yıllarda seccadeler halı grupları içinde farklı bir sınıf oluşturmuş. Bu bilgiler de, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nden resmi alıntıdır.

Peki neden seccadeye ayakkabı ile basmak doğru değildir? 

Yanıtı çok basit. Kirlenmesin diye.

Mesela genellikle yaşlılarımız, büyüklerimiz kullandıkları ayakkabı içerisine mest giyerler. Din İşleri Yüksek Kurulu'na göre mest de, ayakları bilekleriyle beraber örten bir tür ayakkabıdır. 

Peki mest ile seccadeye basılır da, neden ayakkabı ile basılmaz? 

En basit haliyle ayakkabıyı sokakta, caddede, kirli olan zeminlerde giydiğimiz için. Çünkü derdimiz seccadenin kutsiyeti değil, temiz olmasıdır. Tutun ki basıldı; o zaman seccade elde veya çamaşır makinesinde bir güzel yıkanır, temizlenir, paklanır, kurutulur ve yeniden kullanılabilir. Önemli olan seccadenin temiz olmasıdır çünkü. 

Uzun sözün kısası, temizlik imanın yarısıysa, inanın diğer yarısı da manevi, akli, vicdani ve kalbi temizliktir. 

O yüzden, dinen hiçbir kutsiyeti olmayan bir seccadeyi bu kadar kutsalmış, kutsiyeti olan bir eşyaymış gibi göstermeye çalışmak, inanın anlayanlar anlayacaktır vicdani necâsettir, kalbi necâsettir, akli necâsettir. 

Kalbin de, aklın da, vicdanın da pislikten ve kirlilikten arındırılması tuhr, yani temiz tutulması bence daha büyük kutsiyeti olan bir davranış şeklidir.

Kalın sağlıcakla...