Bildiğimiz en eski bir ata sözlerinden biridir aslında 'gelen ağam giden paşam' sözü...
Aktif gazetecilik ve spor muhabirliği yaptığım dönemlerde bu sözü en çok futbolculardan duyardım. Çünkü sık kulüp başkanı ve sık teknik direktör değiştirdikleri için, bu onların yaşam tarzıydı. Bir de meslektaşlarımdan. Gazetecilikte de sık sık değişen şefler, müdürler, genel müdürler ve patronlar olunca bir çok meslektaşım da, "Bana ne! Ben işimi yaparım, parama bakarım. Benim için gelen ağam giden paşam" derdi. Ve maalesef böyle...
Aslında hiç de hoş bir tabir değil biliyor musunuz? Çünkü kişisel çıkarları için her türlü yalakalığı yapmaya hazır insanlar tarafından kullanılan bir sözdür.
Düşünün...
Samimiyet yok, inanç yok, güven yok, dostluk yok! Ya da bana öyle geliyor, çünkü benim hayatımda hiç bir zaman 'gelen ağam giden paşam' olmadı. Ağa ne zaman gemileri yaktıysa, etime buduma bakmadan ben de gemiyi yakıp gittim her defasında. Gemiyi yakanın yeni gemisinde de çoğu zaman yer bulamadığım gerçeği, benim için de çok trajikomik bir hayat hikayesi olmuştur. Ancak benim bugün 'dik' gezmemin asıl sebebidir. Vicdanen de kendimi rahat, müsterih hissetmeme sebep olur. Kalben rahat oldum hep en azından. Öyle müptezel yaşamaktansa, böyle dik ve müsterih yaşarım daha iyi.
Oysa ki; o kadar iyi ve güzel niyetlerle, temennilerle girmiştik ki 2018 yılına! Ne iyiğiliği, güzelliği! Son derece ağır, son derece sancılı, son derece sıkıntılı, bir o kadar da kendi adıma yeni kapıların açıldığı bir yıl oldu benim için. İstemeyerek de olsa, 'gelen ağam giden paşam' demediğim için mesleğime ara vermek zorunda kalmışsam da, işte burada Netordu.com'da yine mesleğimizi yapmaya devam ediyoruz. Her ne kadar zaman zaman iki yakamızı bir araya getirmek için çalışıp çabalasak da, görüp de görmedik, duyup da duymadık, konuşup da konuşmadık demedik bin şükür! Siz anladınız. Yani üç maymunu oynamadık! Bu yüzden onurumuzla yolumuza devam ediyoruz. En azından benim doğrularım böyle. Benim için hiç 'gelen ağam giden paşam' olmadı.
Hayatımda 'ağam' yerine koyduklarım varsa ki, var...
Hiç bir zaman 'paşam' olmadılar. Onlar benim için 'yangında ilk kurtarılacaklar' kadar önemlidir çünkü. Size tavsiyem, siz de kendi hayatınızda buna yer verin. Selam ve saygı ile...